18 Nisan 2024 Perşembe

Elektrikli araçlar niçin kendi elektriklerini üretip yolculuk sırasında kendi kendilerini şarj etmiyorlar?

Belki de günümüzde en çok sorulan sorulardan birisi, elektrikli arabaların yolda giderken kendi elektriklerini üretip binlerce km yol yapabilmeleri ve pillerini şarj edebilmeleri hakkındadır. Bisiklet lambalarına bağlanan küçük dinamolar nasılki lambaya elektrik sağlıyor bu aynı şekilde arabalara da uygulanamaz mı? İşte bugün sizlere basitte olsa bunun niçin yapılmadığı sorunun nereden kaynaklandığını kısa bir yazı ile açıklamak istiyorum.

Elektrikli otomobiller, çevre dostu olmaları ve düşük çalıştırma maliyetleri nedeniyle son yıllarda baya bir popülerlik kazandı. Şimdi geleneksel otomobiller ile elektrikliler arasında bir karşılaştırma yapalım;

Alternatörün yani şarj dinamosunun çalışma prensibi: Alternatör, mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren bir cihazdır. Geleneksel yakıtla çalışan araçlarda, aküyü şarj etmek, ışıklar ve klima gibi elektrikle çalışan sistemlere güç sağlamak üzere elektrik üretmek için kullanılır. Aracın motoru çalışınca dönmeye başlayan krank ile alternatör de aracın motoruyla birlikte döner.

Elektrikli arabaların çalışma prensibi: Elektrikli otomobiller, içten yanmalı bir motor yerine yüksek kapasiteli pillerle beslenen elektrik motorları tarafından hareket etmektedir. Bu piller, elektrik motorlarına güç vermek için kullanılan elektrik enerjisini depolayarak aracın hareket etmesini sağlar. Pillerin enerjisi azaldığında, araca yeniden güç sağlamak için yeniden şarj edilmeleri gerekir. Elektrikli araçlar neden kendilerini bir alternatörle şarj edemez? sorusu burada sorulmaktadır. Geleneksel araçlar ile elektrikli otomobiller arasındaki temel fark, güç aktarma organlarında ve enerji üretme yöntemlerinde yatmaktadır. Geleneksel otomobillerde alternatörü çalıştırmak için mekanik enerji üreten bir içten yanmalı motor bulunurken, elektrikli otomobillerde yalnızca hareket etmek için elektrik kullanan elektrik motorları vardır. Alternatörler elektrikli araçların akülerini şarj etmek için yeterli değildir çünkü bu araçların akülerini şarj etmek için gereken miktarda elektrik çok fazladır ve bunu normal bir dinamo üretemez. Elektrikli arabalar sürüş sırasında bir alternatörün üretebileceğinden çok daha fazla elektrik sağlayabilen güçlü pil sistemleri gerektirir. Ayrıca, elektrikli bir otomobilde alternatör kullanılması ek direnç ve verimsizlik yaratarak aracın menzilini azaltacaktır. Alternatörün eklenmesi ayrıca aracın ağırlığını artırarak genel performansını ve verimliliğini etkileyecektir. Bunu şuna benzetebiliriz: Klima kullanımı yakıt tüketimini etkiler yada arabanızın camlarının hepsini açtığınızda yakıt tüketiminizin artması gibi...

Elektrikli otomobilleri şarj etmek için hangi alternatif yöntemler kullanılır?: Elektrikli otomobilleri şarj etmek için, bu araçlara alternatörlerden daha uygun olan çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. En yaygın yöntemlerden birisi, elektrikli otomobil pillerinin yüksek hızda şarj edilmeleridir. Bu sebeple AC şarj cihazları artık özelliklerini yitirmiş onların yerine otoyol ve benzin istasyonlarında DC yüksek hızda şarj teknolojilerine geçilmeye başlanmıştır. Diğer bir teknik ise, aracın hızlandıktan sonra durmak için yavaşlamaya başladığı sırada oluşan kinetik enerjinin yeniden geri kazanıldığı ve aküleri şarj etmek için elektriğe dönüştürüldüğü rejeneratif frenleme yöntemidir. Bu yöntemler elektrikli otomobilleri şarj etmek için alternatör kullanmaktan çok daha verimli ve pratiktir. Aktif olarak kullanıldığında Regen tekniği %20 ye yakın pilleri yeniden şarj ettiği gözlemlenmiştir. Bu tam dolu pil ile 500km yol yapmaya neredeyse 100km extra km eklemektir. Burada unutulmaması gereken konu uzun yolculuklarda Regen tekniği sürekli sabit hızla gidildiği için daha az kullanıldığıdır. Şehir içinde Regen tekniği daha çok kullanılmaktadır. 


21 Mart 2024 Perşembe

2020 Renault Zoe R110 52Kw deneyimlerim 2

 Tekrar merhabalar,

Bildiğiniz gibi Zoe 2012 yılından beri üretilmekte olan bir araç. 2024 mart ayı sonu itibariyle de üretimden kaldırılacak. Yerine efsane Renault 5 modelinin elektrikli hali üretilmeye başlayacak. Önümüzde ki yaz aylarında Avrupa sokaklarında görülmeye başlayacaktır. 

Renault 5 aslında Zoe nin pil sistemi hatta şase sistemini bile kullanacaktır diye düşünüyorum. Artık artan rekabet sebebiyle her model için yeni bir alt yapı dizayn etmenin imkanı kalmadı.

Zoe modelinin üzerinde 12 voltluk bir aküsü mevcut. Bu akü ışıklandırma, müzik sistemi, merkezi kilit sistemi, havalandırma ve klima gibi elektrikle çalışan cihazları besliyor. Şarj işlemi ise ana pil üzerinden yapılmakta. Bu akünün ömrü aşağı yukarı 4 yıl ve değişmesi gerekiyor. Kullanmakta olduğum Zoe 2020 model ve bu nisan ayı başında değiştirmem gerektiğini Renault uygulamasından gördüm. Fakat kışın soğuk günlerinde zayıflayan aküler daha çabuk kullanılmaz duruma geldiği için ocak ayı başında değiştirmem gerekti. 

Bir soğuk sabah günü arabanın yanına gittiğimde aracın kapılarının çalışmadığını fark ettim. Uzaktan kumandanın içine yerleştirilmiş durumda ki anahtar ile kapıyı açmama rağmen arabada hiç elektrik olmadığını anladım. Tabiki gece sıfırın altına indiği için akünün üzerinde güç kalmamıştı. Hemen bir tane yeni 12V akü satın aldım ve arkadaşım ile değiştirdim. Değiştirme işlemi bittiğinde araç ekranında bir hata mesajı çıktı. "Şarj yapmak imkansız" hatasını görünce baya bir korku yaşadım. Hemen internetten hata mesajının ne anlama geldiğine baktım ve çok büyük masraflaradan bahsediliyordu. Biraz daha araştırınca 12V akü değişimi sırasında bazen bu şekilde hata çıkabileceğini okudum. Hemen akü kutup başını çıkartıp bir kaç dakika sonra tekrar takmam gerektiğini gördüm. Bu işlemi yaptım ve hata mesajı kayboldu. 

Her ne kadar 12 yıldır  üretimde olmasına rağmen Zoe'nin de kendine has bazı sorunlarının olduğunu yavaş yavaş anlamaya başladım. Soğuk havalarda cep telefonum üzerinde sabah yola çıkmadan 15 dakika önce aracı ısıtma özelliğini kullanmak istedim fakat bir türlü sistemi kullanamadım. Ayrıca Easy-Link radio sisteminin update özelliğinin de tam olarak çalışmadığını gördüm. Renault ile irtibata geçtim fakat aracımı bir servise götürmemi ve yazılım güncellemelerini yaptırmamı ve bunun ücrete tabi olduğunu söylediler. Ayrıca aracın pil durumu ve ne kadar daha km yapabileceğimi gösteren bu programında bu işlemi belli saatler dışında düzgün yapamadığını gördüm. Son günlerde okuduğum haberlere gore Easy Link deki teknik bir sorun yüzünden mümkün olduğunca update yapılmaması gerektiği söyleniyor. Sistemde ki oluşacak arızanın çözümü komple radio sisteminin değişmesi ki bunun fiyatı 1400 euro gibi bir masraf demek.

Kısacası bu kadar senedir üretilen bir aracın en basit özelliğinin bile düzgün çalışmaması beni şaşırttı. 

Genel olarak iyi bir olduğu kanısındayım. Tabiki üretiminin tamamen bitmesi biraz üzücü. Henüz uzun yola çıkmadığım için bu konuyu daha sonraya saklıyorum. Önümüzdeki günlerde yeni bilgileri paylaşacağım. 


29 Şubat 2024 Perşembe

2020 Renault Zoe R110 52Kw deneyimlerim 1

Bu serimizde Zoe ile yaptığımız deneyimlerimizi paylaşmak istiyorum.

Elektrikli araçların şu anda tartışılan en önemli konusu pil ve menzil durumu. Hollanda genel olarak düz bir yapıya sahip olduğu için yaptığım sürüşlerin verilerini saklamak ve sizlerle paylaşmak istiyorum. 

10 derece hava sıcaklığında, %100 pil doluluk oranı ile, Rotterdamın kuzeyinden Amsterdam Schiphol hava limanına gittim ve aynı adrese geri döndüm. Gidilen yolun %95 otoyol ve trafik durumu akıcı. Ortalama 85 90 95kmh hızları arasında bir hız ile gittim ve geldim. 

Şimdi bütün elimizde ki bazı verileri aşağıda alt alta sıralayalım;

Hava sıcaklığı - 10 derece

Yolculuğa başlangıç pil şarj durumu - %100

%100 pil durumunda ekranda gösterilen max yapılabilecek menzil - 273km

Gidiş ve dönüşte yapılan toplam mesafe - 115 km

Otoyolda akıcı trafikte hız sabitleyici ile 85-90-95km aralığında hız

Gidilen mesafenin %95 i otoyol %5 i şehir içi.

Yolculuk başlangıcında ekranda ki enerji tüketim miktarı ortalaması 16 kwh

Yolculuk boyunca ECO modu açık durumda

Klima kapalı, Radyo kapalı

Re-gen kullanımı yolların düz olması sebebiyle daha düşük kaldı


Şimdi kısaca yolculuk sonunda ki duruma bir bakalım.

Yolculuk sonunda yapılan toplam mesafe 115km

Pil durumu %69 yani harcanan enerji %31

Ekranda geri kalan enerji ile yapılabilecek menzil 211km

Ekranda gösterilen ortalama enerji tüketimi 15.6 kwh ye düştü

Düz yollarda anlık tüketim 6-8-10 kw arasında görülüyordu


Genel değerlendirme

Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi hava sıcaklığı elektrikli araçların en büyük engellerinden birisi. Ilıman bir iklimde maksimum verim alındığında oldukça keyifli bir yolculuk yapabiliyorsunuz. Diğer taraftan yolun düz olması tüketimi doğrudan etkiliyor, şehir içinde biraz yükselen ortalama tüketim sabit hız ve yolun düz olması sayesinde daha düşük tüketime dönüyor.

Genel olarak benzin yada dizel yakıtlı araçlarda olduğu gibi ne kadar hız o kadar yakıt mantığı elektrikli araçlar içinde geçerli.

Zoe ECO mode ile otomobilin enerji tüketimi baya düşürülebiliyor, 100km hızın üzerine çıkamamak ve motor gücünün baya bir miktar düşürülmesi bu önlemlerden bazıları. Özellikle şehir içi kullanımında ECO modu oldukça faydalı. Ayrıca her elektrikli araçta bulunan Re-gen özelliğide benim en çok sevdiğim ve önem verdiğim bir konu. Kinetik enerjinin elektrik enerjisine dünüştürülmesi çok önemli.  Bu teknolojinin %20 ye yakın bir enerji ürettiğini okumuştum. Bu neredeyse 100km extra km demektir ki şehir içinde bu kadar elektriği geri kazanmak çok güzel. 

Bir sonra ki deneyim yazımızda görüşmek üzere...






25 Ocak 2024 Perşembe

2020 Renault Zoe R110 52Kw Genel bir bakış

 Selamlar arkadaşlar,

Fosil yakıtlarının dünyamıza verdiği zararlar arttıkça gelişmiş ülkeler yeni bir dönemin başlangıcını da tetiklediler. Elektrikli araçlar...

Bende bu rüzgara kapılarak bir Renault Zoe satın aldım. 2020 model R110 52Kw pile sahip bu aracı kullanmaya başladım. Bloğumda deneyim ve gözlemlerimi yazacağı ve elektrikli araçların artıları ve eksileri üzerine tartışacağım. 

Teknolojiyi seven birisi olarak maksadım takip, öğrenme, tespit ve paylaşmadır. Biliyorsunuz elektrikli araçlar son dönemde popüler olmaya başladı fakat 1900lü yılların başında elektrikli araçlar kullanılmaktaydı. Eğer internette araştırırsanız ciddi ciddi bir çok araç resmi göreceksiniz. Fakat fosil yakıtlarının çok ucuza üretilmesi ve o dönemde pil teknolojisinin çok gelişmemiş olması sebebiyle 100 yıllık bir gecikme gerçekleşti. 

Elektrikli araçların pilleri genel olarak bizim kalem pil tabir ettiğimiz pillerin birbirlerine bağlantı yapılarak hazırlanmakta. Bu sayede yüksek miktarda kilowatt piller üretilebilmektedir. Tesla model elektrikli araçların pil sayısının 7000 civarında olduğunu okumuştum. Bu tabiki zamanla değişecek ve farklı pillerin de üretimi gerçekleşecektir. Önümüzde ki yıllarda bu gelişmeleri birlikte göreceğiz.

Zoe model aracımızın üreticisi Fransız firması olan Renault. 52 kilowatt pil kapasitesine sahip. 

Gerçek ölçümlerde yaptığı km  220 - 475 km değişiyor.

Şehir içi - Soğuk hava 310 km

Uzun yol - Soğuk hava 220 km

Karışık yol - Soğuk hava  265 km

Şehir içi - Ilık hava 475 km

Uzun yol - Ilık hava  285 km

Karışık yol - Ilık hava  365 km

Benim yaptığım testlerde aşağı yukarı bu seviyeleridi. Fakat dikkat edilirse soğuk hava ve ılık hava arasında pil performansı neredeyse %50 düşmekte. Şu anda elektrikli araçların en önemli engeli bu problem. Ayrıca 100km de 15 kw elektrik kullanımı soğuk havalarda 22 ila 24 kw elektrik kullanımına çıkıyor. Soğuk kış günlerinde elektrikli araçınızı şarj aletinde takılı bırakırsanız sistem otomatikman pillerinizi 23 derece sıcaklıkta tutuyor. Bu önemli bir özellik sayesinde soğuk havanın piller yaptığı etkiyi biraz daha düşürebiliyorsunuz.

Genel olarak elektrikli araçtan memnun olduğumu söyleyebilirim. Eğer gelecek elektrikli ise mutlaka herkesin bu teknolojiyi sevmesi ve kullanması gerekiyor.


Selamlar


4 Mart 2017 Cumartesi

Crypto (dosyaları şifreleyen) yapan virüs saldırılarına karşı önlemler

Uzun bir aradan sonra tekrar selamlar,

Son birkaç yıldır virüs saldırılarının da şekli değişmeye başladı. Bir çok müşterimin yaşadığı ve bütün çalışma dosyalarını kaybettikleri bu virüs saldırıları hakkında bir kaç bilgi vermek yerinde olacaktır.

Crypto yani dosyaları şifreleyen bu virüsler bilgisayarınıza bulaşıp çalıştırıldıktan sonra süratle bilgisayarınızda ki pdf, jpg, doc, docx,,zip, rar, xlsx, mp3, mp4, avi, pst, mpg, mts ve benzeri şahsa ait bütün dosyaları yüksek şifreleme tekniği kullanarak şifreliyor ve bilgisayarınıza ait bir seri numarası üretip, bilgisayarınıza bir not bırakarak sizden para istiyor ve dosyalarınızı geri kurtarabilmek için gerekli şifreyi göndermeyi vaad ediyor.

Şu an için oldukça çok çeşidi çıkan bu virüsler tabiki sürekli yenileniyor ve gelişiyor. İlk sürümler sadece bilgisayarınızın sabit diskinde ki  dosyaları şifrelerken, şimdi network üzerinde ki erişiminizi de kullanarak yedeklerinize de ulaşmaya çalışıyor. Yapılan araştırmalarda milyonlarca dolar bu şekilde insanlardan para istedikleri ve şifrelenen dosyaları da açacak şifreleri vermedikleri ortaya çıktı.

Onlarca çeşide ulaşan bu virüslerin şifreledikleri dosyaları açmak için yine virüs programı firmaları özel programlar yazmaya başladılar.

https://decrypter.emsisoft.com/ sitesinden bir çok crypto virüsleri için kurtarma programları bulabilirsiniz.

Eğer bilgisayarınıza bu şekilde bir virüs bulaşır da dosyalarınız şifrelenirse yapmanız ve dikkat etmeniz gereken bazı şeyler olduğunu unutmamalısınız.

Bu crypto virüsleri şifreleme yaparlarken sizin bilgisayarınızın sabit disk ve ana kartı'nın seri numaralarını kullanarak dosyalarınızı şifreliyor. Dolayısıyla, kurtarma işlemi yapmak istediğinizde dosyaları ve kurtarma işlemi virüsün bulaştığı aynı makine da yapılmak zorunda.

Bu tip virüslerin bilgisayarınıza bulaştığında dosyalarınıza ulaşması çok hızlı olduğu için benim uyguladığım birkaç yöntem ile bir miktar veri yada dosyanızı kurtarabiliyorsunuz.

1-) Dosyalarınızı zip yada rar olarak sıkıştırıp saklıyorsanız, işlem bittikten sonra dosyanın uzantı ismini ilgisiz bir şey ile değiştirin. Mesela : yedeklerim.zip dosyanız var ise o zaman yedeklerim.ilk olarak dosyanızı saklayın. Tabiki geri açmak istediğiniz de mutlaka yedeklerim.ilk dosyasını yeniden yedeklerim.zip şeklinde uzantı ismini değiştirmeniz gerekecek. Böylelikle sisteminize bulaşan virüs dosyaların uzantı ismine göre şifreleme yaptığı için uzantı ismi .ilk olan bu dosyayı es geçerek şifrelemeyecektir.

2-) Benim sürekli kullandığım ücretsiz bir program olan Cryptoprevent i tavsiye edebilirim. https://www.foolishit.com/ sitesinden ulaşabileceğiniz bu programın ücretli ve ücretsiz sürümleri mevcut. Bu program Windows işletim sisteminizde Group Policy ler oluşturarak virüslerin en çok kullandıkları yöntemleri yada klasörleri ve virüslerin dosya isimlerini bloke ediyor. Mesela internet websitesinden gelen bir virüs download edildiği zaman ve çalıştırıldığında gizli olan bazı klasörlerin içinden hareket ediyor. Bu program o klasörlerin içinde dosya çalıştırılmasına izin vermiyor. Sisteminize virüs indirilse bile çalışma imkanı bulamıyor. Sürekli arka planda çalışan bir program olmadığı için de sisteminizde herhangi bir yavaşlama yapmıyor. Aslında bu bir virüs programı değil, yaptığı Windows işletim sisteminizdeki güvenlik açığına sebep olan yerler için koruma oluşturuyor. Çok zekice düşünülmüş bu sistem sayesinde çocuklarınızın yada işçilerinizin bilgisayarlarında ki güvenlik problemlerini de büyük bir miktarda düzeltmiş oluyorsunuz.


İyi çalışmalar dileklerimle








26 Haziran 2016 Pazar

Belçika Coticule ve Belçika Mavi Bileme Taşları

Belçika Sulu Bileme taşı Coticule

Belçika'da çıkarılan bu eşsiz bileme taşı hakkında birazda olsa sizlere bilgi vermek istiyorum,




Belçika'nın Ardenen bölgesinde ki Volkanik dağların bulunduğu bölgeden çıkarılan bu özel taş, 480 milyon yılda oluşmuş açık sarı renkte ve volkanik kül ve kil çamuru ile oluşmuş son derece sert bir Grena (garnet, Süleyman taşıda deniyor) dır.

Çıkartılması ve işlenmesi olduça zor bir taş olduğu için yılda sadece bir kaç ay çıkartılıyor ve işlenip bileme taşı şekline getiriliyor. Her bir taş aslında kendi başına eşsiz bir taş.

Coticule Belçika Sulu bileme taşı %30 ila %42 arası Grena dan oluşuyor ve bu sayede oldukça iyi ve üstün bir bileme özelliğine sahip oluyor. Oldukça küçük parçacıklardan oluşan bu taş özellikle ustura bilemesinde mükemmel sonuç veriyor. Birkaç dakika içinde usturanızı bileyliyebiliyorsunuz.

Japon bileme taşları ile karşılaştırdığınızda 4000 - 8000 grit kum inceliğine sahip fakat tabiki bu taş doğadan çıkartıldığı için çıkan bütün taşlar birebir aynı olmuyor. Fakat bu bileme taşları ile oldukça iyi ve hızlı bileme yapılabiliyor.

Son derece sert bir taş olduğu için her türlü bıçak, çakı ve ustura bilemek mümkün ve özellikle ustura bilemede kullanıldığında diğer bileme taşlarının bileme sonunda bıçak üzerinde bıraktığı metal parçacıklar bu taşlarda oluşmuyor, bu sayede usturanın cildinizi tahriş etmesinin de önüne geçiyorsunuz. Traş sonunda cildiniz yumuşak kalıyor.

Belçikanın diğer bir taşı ise Belçika Mavi Sulu Bileme taşı,




Bu taş da aynı Coticule taşının çıkarıldığı yerden çıkıyor ve içinde bulunan demiroksit sayesinde mavimsi bir renge sahip. Bu taş da Coticule gibi işlenmesi ve hazırlanması oldukça zor. Değişik formlarda üretilen bu taş genel olarak bıçak, çakı, tarım ve diğer kesici aletlerin bilenmesinde kullanılıyor.

Japon bileme taşlarının aksine Belçika Coticule ve Belçika Mavisi su ile biraz ıslatıldıktan sonra hemen kullanılmaya başlanabiliyor. Birkaç dakika içinde de bileme işlemini tamamlayabiliyorsunuz.

Özellikle klasik ustura kullananlara tavsiye edebileceğim Coticule diğer bileme taşlarından çok daha fazla üstünlüklere sahip.

Avrupa'da bıçak ve benzeri ürünler satışı yapan websitelerinden bulup sipariş verebileceğiniz bu bileme taşlarının fiyatları da çok değişken, bıçağınızın büyüklüğüne göre orta büyüklükte ki bir taş için 50 ila 100 euro arası bir ödeme yapmanız gerekebiliyor. Fakat kibrit kutusu büyüklüğünde ki Coticule için tabiki 20 euro civari ödeme yapmanız yeterli....

Selamlar

12 Ocak 2016 Salı

Wordpress Websitelerinin Güvenliği nasıl yapılmalı?

Selamlar,

Open source yazılımlar her geçen gün daha da popüler oluyor. Wordpress de bunlardan biri. Bildiğiniz gibi Wordpress bir içerik yönetim sistemi, son derece çok plugin ve template desteği ile oldukça yoğun kullanılan bir websitesi sistemi oldu. Hatta dünyada ki websitelerinin %14 ünün wordpress ile yapıldığı bilgileri internette dolaşmakta.

Son günlerde Rusya ile yaşanan politik kriz ile birlikte, Türkiyemizdeki websitelerine oldukça yoğun saldırılar yapılmaya başladı. Hatta geçen günlerde ülkemizin gururu Ayyıldız Hacker Team den yapılan açıklamada ülkemizdeki websitelerinin günvenlik yönünden oldukça zayıf olduğuydu. Bu tabiki çok büyük bir sorun ve halledilmesi oldukça güç. Çünkü binlerce güvenlikten anlayan Web uzmanı bütün websitelerini kontrol edip güvenlik önlemlerini almak zorunda.

Madem bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de wordpress oldukça çok kullanılıyor. O halde wordpress ile yapılmış olan websitelerinde ne gibi önlemler alabiliriz? Bugün sizlere birkaç güvenlik önleminden bahsedeceğim eğer websitenize bu önlemleri yapabilirseniz, en azından otomatik olarak yapılan saldırıların büyük bir bölümüne karşı bir zırhınız bulunacaktır.

Eğer geçmişten günümüze websitelerinin nasıl hacklendiğine bakarsanız, bunun bir kaç evresi olduğunu göreceksiniz, Eskiden websiteleri hacklenir ve siteniz haklendi yazısı çıkardı. Fakat bugünlerde artık siteniz hacklenmekle kalmıyor, başkalarının web sayfalarını sizin sitenizin içine enjekte ediyorlar ve gönderdikleri spam maillere sizin sitenizdeki kendi koydukları sayfaya yönlendiriyorlar yada yazdıkları code ile siteniz üzerinden yüzbinlerce spam mailleri gönderiliyor. Bu yüzden siteniz google ve benzeri arama motorları tarafınan bloke edilebiliyor, yada webserver ip adresiniz kara listeye girerek artık hiç bir büyük mail sunucusuna mail gönderemiyorsunuz ve bu birçok sorunu da beraberinde getiriyor.

Şimdi websitemizin güvenliği için yapabileceklerimize bir göz atalım.

- Wordpress kurulumu sırasında dikkat etmeniz geren birkaç şey var, öncelikle Database prefix inizi mutlaka "wp_" den başka bir şey seçin,
- Kurulum sirasinda sizden istenen yönetici kullanici ismini kesinlikle admin yada administrator şeklinde çok bilinen isimler seçmeyin, ayrica websitenizin ismi, firmanizin ismide olmamalı.
- Kurulum bittikten sonra wordpress security key leri mutlaka wordpress sayfasından oluşturup wp-config dosyasinin içine yerleştirin (eğer otomatik oluşturulmadıysa).
- Hosting firmasından gelen FTP bilgileri ile sitenize FTP client ile bağlandığınızda dosya ve klasör yazma haklarına dikkat edin, klasörler için 755, dosyalar için 644 olduğuna dikkat edin, asla 777 yazma hakkı kullanmamaya çalışın.
- Kurulum bittikten sonra wordpress yönetim panelinden güncellemeleri kontrol edin ve gerekiyorsa hemen yapın,
- Websiteniz sadece firmaniza ait bir site olacaksa ve aktif olarak üye kullanıcılar olmayacaksa post ve sayfalara yorum yazma hakkını ve yeni üye kullanıcı oluşturulmasını kapatın.
- Robots.txt dosyasını kullanarak websitenizin gerekmeyen klasörlerine arama motorlarının uğramasını engelleyin. Eğer WP için önerilen bir robots.txt dosyası isterseniz:

User-agent: *
Disallow: /wp-admin/
Disallow: /trackback/
Disallow: /xmlrpc.php
Disallow: /feed/

olacak şekilde dosyayı hazırlayıp FTP programı ile sitenizin ana klasörüne kopyalayın.

- Sitenizde yaptığınız değişikliklerin sıklığına göre her ay en az bir kez yedekleme yapın.

Bütün bu yapılanlardan sonra, size tavsiyem All in one WP Security isimli plugin yada benzerlerinden birini kurup güvenlik ayarlarını bu plugin in tavsiye ettiği şekilde yapın.

Bütün bu bilgiler bence yapılması gereken en az ayarlar olmalı, daha sonrası için websitenizin büyüklüğü ve işlevliğine göre başka güvenlik tedbirlerini araştırın.

İyi çalışmalar dileklerimle.